TEFSİRDE İSRAİLİYYAT
Abdullah AYDEMİR
ÖNSÖZ
Miladi yedinci asrın birinci
çeyreğinde Mekke'de doğan İslâm güneşi, mü'minlere yepyeni bir rûh ve aşk
zerketti. Bu aşkla her tehlikeyi fütursuzca göğüsleyen bu yeni imanın sahipleri
az zamanda o günün eğilmez zannedilen nice başlarını eğdiler ve İran ile Bizans
gibi iki büyük imparatorluğa kendilerini kabul ettirdiler.
İslâm'a düşmanlıkta en ileri
gidenler Yahudilerdi. Çünkü onlar kendi kuruntularına göre Allah'ın seçkin bir
kavmidirler. Bazı Ruhban ve Ahbarıları -özellikle mağlup duruma düştükten
sonra- arzularına kavuşmak yolunda hileden başka çıkar yol bulamadılar. Bunlar
zahiren müslüman görünüp din ve itikadlarını içlerinde gizlediler.
Bu sinsi düşman grupların
gayretiyle İslâm'a yabancı olan bazı şeyler zamanla müslümanlar arasında
yayıldı ve bunlardan tefsire girme fırsatı bulanlar bile oldu.
Kur'ân'ın kısaca, temas
ettiği hususlar, Tevrat ve İncil'de bulunan veya bunlara inanan çevrelerde
şifahi olarak yaşayan mufassal bilgiler ve hurafelerle aydınlatılmaya
çalışıldı.
Cami ve benzeri yerlerde
halka hikaye anlatan kişiler (kassaslar) Kur'an müfessiri olarak ortaya
çıktılar. Buldukları malumata, hayalhanelerinden birçok şey ilave ettiler.
Kur'an ve hadislerle yetinmediler, küçük çapta da olsa sahâbe asrında
İsrailiyat muhtelif yollarla İslami çevrelere girdi. Bu rivayetler tabi'iler
devrinde daha da arttı.
Asırlar boyunca İslâm
alimlerinin büyük bir ekseriyeti, tefsirlerde buldukları İsrailiyyatı cemaat ve
talebelerine meclislerinin müdavimlerine göz yaşları içinde ve büyük bir aşkla
anlattılar.
GİRİŞ
A- KUR'ÂN-I KERİM'İN
DİĞER MUKADDES KİTAPLAR ARASINDAKİ YERİ
Kur'an-ı Kerim dışında kalan
ilahi kitaplardan Tevrat ve İncilden başka hiçbiri zamanımıza kadar
gelmemiştir.
Kur'an-ı Kerim kendinden
önce indirilmiş olan ilahı kitapları tasdik eden bur mucizedir. Onların tahrif
edildiklerini beyan eder. Kur'andan başkasına güvenilmez. Kur'an hiçbir konuda,
tahrif edilmiş Tevrat ve İncil'e muhtaç değildir. Ne Kur'an-ın izah ve tefsiri ve
nede diğer İslami talimatın açıklanması sadedinde bu kitaplar müracaat kaynağı
olmazlar.
B- 1.
İSRALİYATININ MANÂSI
"İsrailiyyat"
israiliyye kelimesinin çoğuludur. Kelime İsraili bir kaynaktan aktarılan kıssa
veya hadise manasındadır. İsrail, rivayetlere göre Hz. Ya'kûb (as)'un ismi veya
lâkabıdır.
İslâm'a ve özellikle tefsire
girmiş olan Yahudi, Hıristiyan ve diğer dinlere ait kültür kalıntılarıyla,
dinin gerek lehine ve gerekse aleyhine uydurulup Hz. Peygamber'e (sav) ve
sahâbe ve müteakip nesillere izafe edilen her türlü haber, israiliyyat kelimesinin
manası içine girer.
2.
İSRAİLİYYATIN KISIMLARI
Sened Yönünden:
a) Sened ve Metin Bakımından Sahih ve Sağlam Olan İsrailiyyat:
- Buna misal olarak hadis
kitaplarında yer almış olan haberleri gösterebiliriz.
b) Sened ve Metin Bakımından Zayıf Olan İsrailiyyat:
- Örnek: İbnû Cerir
et-Teberi’nin rivayet ettiği ve "Arş"ı taşıyan meleklerin tavsifi ile
ilgili olan haberdir.
c) Mevzu (Uydurma) Olan İsrailiyyat:
- Örnek: Huzeyfe İbn
el-Yeman'dan rivâyet edildiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle demiştir: İsrail
oğulları azıp taşkınlıkları başlayınca... Allah (cc) onlara Fars hükümdârı
Bahtûnnassar'ı gönderdi. Allah (cc) Bahtünnassar'u 7800 yıl hükümdarlık nasip etti.
Bu haber tamamıyla uydurma
olan bir İsrailiyyattır.
Konusu Yönünden
1. İnançla ilgili olanlar
2. İbadet ve dini ahkamla
ilgili olanlar
3. Va'z ve nasihat gibi
birinci ve ikinci kısımla alakalı olmayan.
İslâm'a
Uyup Uymaması Bakımından:
1. İslâm'a Uygun Olan İsrailiyyat
İslâm'a uygun lan
İsrailiyyattan maksat, sahih sened ve metinlerle muteber hadis kitaplarımızda
yer almış olan haberlerdir. Hz. Peygamber'in (sav) veya sahabenin ve sonra
gelen nesillerin eski milletlerin -yahudi ve hıristiyanlar başta olmaz üzere-
daha ziyade dini kültürlerine ait olarak haber verdikleri ve anlattıkları
şeylerdir. Yani, bunlar hadistir.
- Örnek: Fatıma Bint-i
Kays'ın rivayet ettiği Cesâse kıssası...
2. İslâm'a Zıt Olan İsrailiyyat
Bu kısma giren, -hangi
konuya ait olursa olsun- İslâm'ın esasları ile tenakuz halindedir. Bunları
aklen ve naklen tasvibe imkan yoktur.
- Örnek: Hz. Süleyman (as)
yüzüğünü şeytanın çalması ve onun yerine geçip insanlara hükmetmesi ve Hz.
Süleyman'ın (as) şeytanı etkisiz hale getirmesini anlatan hikaye...
3.
Tasdik veya Tekzib Edilemeyen İsrailiyyat (Meskutün anh)
Bu tür israiliyyat -belki de
tasdik veya tekzib edilemeyişinden dolayı- İslami olan eserlerde ve özellikle
tefsirlerde geniş yer tutmuştur. Hemen şunu belirtelim ki, tasdik veya tekzib
edilemeyen bu tür israilayyata da asla müslümanların ihtiyacı yoktur. Lüzumsuz
söz kalabalığından ve hayal mahsulü efsanelerden ibarettir.
C-
İSRAİLİYYAT RİVAYET ETMENİN HÜKMÜ
Hz. Peygamber (sav)'ın ve
O'nun muasırları olan sahabenin sözleri muhteliftir. Bazı sözleri israiliyyatın
naklini tecviz eder gibi görünürken, diğer bazıları da şiddetle yasak
etmektedir.
Hz. Peygamber (sav)
"Kur'an'dan başka benden hiçbir şey yazmayın Kur'an'dan gayri benden
birşey yazmış olan varsa onu imha etsin" buyurmuştur. Kimi zamanda,
"Benim sözümü dinleyip belleyen, sonra da onu bellediği gibi başkalarına
aktaran kişinin Allah (cc) yüzünü ağartsın" buyurmuştur.
Buradan anlaşılıyor ki, Hz.
Peygamber (sav) ve ashabı Tevrat ve İncil gibi muharref kitapların şerhi
mahiyetindeki efsanelerin okunmasını ve anlatılmasını hoş görmezlerdi.
İsrailiyyatın Naklini Tecviz Eden Haberler
Hz. Peygamber (sav) şöyle
buyurmuştur: "Bir ayet dahi olsa benden (işittiklerinizi) başkalarına
ulaştırın. Ve sizler, Benû İsrâil'den de nakledin: bunda beis yoktur. Kim bana
kasten yalan (söz) isnad ederse o, cehennemdeki yerini hazırlasın (hazırlansın).
Bu tek örneğin dışında Benû
İsrail'den haber nakline dâir elimizde hiçbir vesika yoktu.
Bazı müellifler, Yahudi ve
Hıristiyanlara müracaatı dile getiren ayetlere dikkatimizi çekerek
israiliyyatının naklini tecvize meyletmişlerdir. Oysa bu yanlış seçilmiş bir
yoldur.
Bazı Özel Durumlar
Hz. Peygamber (sav)'in
arkadaşlarından bazısına has olan durumlarda, israiliyyatın nakli için delil
olarak kullanılmak istenmiştir.
a- Mühtedi Abdullah ibn
Selâm: "Resulullah bana bir gece Kur'an-ı bir gece de Tevrat-ı oku, diye
emretti" demiştir.
b- Ka'bü'l Ahbar:
"Tevrat-ı okumayanlar içinde, Ebu Hureyre kadar ona aşina olanını
görmedim" demiştir.
c- Bir rivayette Abdullah
ibn Amr, Tevrat'ı ezberlemiştir.
d- Ebu'l-Cel el-Cevri, yedi
günde Kur'an-ı altı günde de Tevrat'ı hatmederdi.
Peygamberimizin (sav)
yukarıdaki hadisi söylemesinin hikmetlerinden bazıları şöyledir:
1- Evvela müslümanlara, Benü
İsrâil'den nakil husussunda bir genişlik tanımıştı. Sahabeler bu işi farz gibi
telakki ettiler.
2- Ehl-i Kitabtan (sadece)
Kur'an ve hadisin ruhuna uyan haberleri naklediniz, uymayanları değil.
İSLAMDAN
ÖNCE ARAB-YAHUDİ MÜNASEBETLERİ
Arab yarımadasında Yahudi
cemaatlerinin, ne zaman teşekkül ettiği bilinmiyor. Mekke şehrinde, hemen hemen
hiç yahudi yoktu; fakat onlara bölgenin yıllık panayırlarında bilhassa Ukaz'da
rastlıyoruz.
ARAB-HIRİSTİYAN
MÜNASEBETLERİ
Arabistan yarımadasının
kuzey kısmını ve buradaki mahsun kabile ve beyliklere hakim olan Bizans
İmparatorluğu malumdur. Bu imparatorluğun nüfuzu altında bulunan Gassan,
Dümetü'l-Cenden ve Toy kabilelerinin de Arapları İslâm'dan önce ve sonra ticari
ve siyasi sayısız münasebetleri vardır.
D-
İSRAİLİYYATTIN İSLÂM KÜLTÜRÜYLE KARIŞMASI VE TEFSİRLERE GEÇİŞİ
Hz. Peygamber bir vesile
ile: "Ben ümmi olan bir olan bir kavme gönderildim" buyurmuştur.
Ekseriyeti ümmi ve saf olan
bu yeni imanın sahipleri merak ettikleri bazı şeyleri, evvelce kendilerinden
daha üstün tanıdıkları Ehl-i kitap ve bilhassa yahudilere sormaya başladılar.
Yahudi menşeli mühtediler
müslümanlar arasında büyük bir mevki kazandılar. Bazılarının ismi olduğundan
fazla propaganda edildi. Anlatılanların kabulünde bu durumun büyük rolü vardır.
İsrailiyyatın Sirayetini
Kolaylaştıran Mühim Bazı Faktörler
a) Kur'an-ın Ehl-i Kitaba Karşı Tutumu
İslâm'ın iman temellerinden
biri "kitaplara" diğeri de "peygamberlere" saygı ve onları
tasdiktir.
Kur'an-ı Kerim ehl-i kitaba
iyi muamelede bulunmalarını emretmiş, onlara karşı girişilecek bir cidal ve
münakaşada dahi iyi muamele sınırlarını aşmamak emredilmiştir.
b) Hz. Peygamber ve Sahabenin, Ehl-i Kitaba Karşı Tutumları
Hz. Peygamber'in ve
sahabeden bazılarının yahudi ve hıristiyan hizmetçileri vardı. Ve tabiatıyla bu
hizmetçiler en yüksek seviyede insani muamele görüyorlardı. Hz. Peygamber
ayrıca hasta olan gayr-i müslimleri de "iyâdet" hasta ziyareti) eder,
onların hal ve hatırını sorar müsait zemin bulunca da İslâm'ı telkin ederdi.
c) İslâm Düşmanlığı
İslâm'ı kabul eden kimseler,
herhangi bir kasıtları olmaksızın eski akide ve dini görüşlerinden bazılarını
yeni girdikleri dine ve bunun mensuplarına naklediyorlardı.
E-
İSRAİLİYYATI RİVAYET EDENLERDEN BAZILARI
1- Sahabeden Olanlar
Tarihen sabittir ki sahabe,
ilim öğrenmeye ve Resulullah'tan zabta büyük önem vermiştir. Fakat sahabeler
akıllarına gelen her konuyu mühtedilere sormadılar her cevabı da olduğu gibi
kabul etmediler.
a) Abdullah ibn Abbas (ra)
Hz. Peygamberin amcasının
oğludur: İbnü Abbas Mühtedi, yahudi ve hıristiyanlara bazı konularda sorular
sormuş ve onlara müracaat etmiştir.
b) Ebu Hüreyre (ra)
İsmi Abdurrahman ibn
Sahr'dır. Hz. Peygamberle kısa bir süre bulunmasına rağmen sahabeden en çok
hadis rivayet eden zattır. Ebu Hureyrenin hadis aldığı kimseler arasında yaşlı
pek çok sahabenin yanı sıra mühtedilerden Abdullah ibn Selam ve Ka'bül Ahbar'da
vardır.
c) Abdullah ibn Amr İbnü'l-As (ra)
Abadile'den olan ve
babasından önce müslüman olmuş seçkin bir sahabidir.
Geniş bir kültüre sahipti
ayrıca Yermük'te iki deve yükü tutarında ehl-i kitaba ait eserler ele
geçirmişti.
c) Abdullah ibn Selâm (ra)
Aslen Benû Kaynükalı bir
mûsevidir: Asıl adı "el-Husyn" dır. Hz. Peygamberin medineye
hicretinde müslüman olmuş ve Abdullah adını almıştır.
Bu sahâbe Tevratı iyi bilen
bir zâttı ve O'nu okurdu.
d) Temim ed-Dârî (ra)
Aslen Yemenli bir hıristiyan
aileye mensup olan Temim hicretin 9. yılında müslüman olmuştur.
Güzel kıssa anlatan ve zeki
bir adam olan Temim'den müslüman Camiaya bilhassa hıristiyanlara ait
israiliyyatın geçtiği muhakkaktır.
2- Tâbi'îlerden Olanlar
Sahabe dünyayı terk edince
tabî'iler Kur'an tefsiri hususunda sahabeden edindikleri bilginin yanısıra
Şiirden, gramerden, tarihten geçmiş ümmetlerin haberlerinden ve israiliyattan
da istifade ettiler.
Burada Kur'an tefsiri
hüviyetinde bazı hikayelere şahit oluruz. İşte bu hengamede, sahabe devrinde
başladığına işaret ettiğimiz israili sızmalar, daha da arttı ve yabancı
unsurlar tefsire bolca girdi.
a) Ka'bü'l-Ahbar
Aslen yemen yahudilerinden
olan Ka'b'ın künyesi Ebû İshâk'tır. Hz. Ebû Bekr veya Ömer devrinde müslüman
olmuştur.
Bazı siyasi olaylar ve Hz.
Ömer'in şehadetinde parmağı olduğu iddia edilen Ka'b vasıtasıyla, tefsire pek
çok israiliyat ve efsane girmiştir.
b) Vehb ibn Münebbih
Aslen İranlı bir aileye
mensup olan Vehb, hicri 34 yılında Yemen'de doğdu. İsraili rivayetlerin en
önemli kaynaklarından bir addedilen bu şahıs Ehl-i kitabın rivayetlerini çok
iyi biliyordu.
Vehb için,
"kezzap", "dessas" ve "hain" gibi sıfatlar
kullanmayacağız ama, onun vasıtasıyla israili rivayetlerden bir çoğunun İslâm'a
girdiğini söyleyebiliriz.
F-
KUR'AN'DAKİ KISSALARDAN MAKSAD NEDİR?
Geçmiş peygamberler ve
milletlere ait kıssaların anlaşılmasından maksat, onların tarihlerini nakletmek
değildir. Belki muhtelif milletlerin tarihlerindeki bir takım özellikleri
belirtmek, diğer peygamberlerin hayatlarında Hz. Muhammed (sav)'in hayatında
karşılaştığı olaylara benzeyen olayları açıklamak, Hak ve hakikatin bir zaman
üstün geldiğini göstermek, insanlara teselli vermektir.
Kur'ân'da geçen kıssalarda,
anlatılan olaylarda zaman ve yer tayin edilmiş olsaydı bundan, bir Allah inancı
üzerine müesses (monoteist) olarak İslam dini büyük zararlar görebilirdi.
BİRİNCİ
BÖLÜM
YARATILIŞA AİT
HABERLERDEKİ İSRAİLİYAT
A- Allah Önce Neyi Yarattı?
Eğer bizzat Allah veya onu
elçisi Hz. Muhammed (sav) bildirmemişse hiç kimse neyin önce, neyin sonra
yaratıldığını; yaratılışta nasıl bir sarının izlendiğini bilemez.
B- Nur Ne Gün Yaratıldı?
Bu konuda Hz. Peygamberin
sözü olmadığı olan bir sözünde Ka'bü'l-Ahban ve benzerlerinden duyularak
nakledilmiş ve O'na izafe edilmiştir bu konudaki haberler israiliyattır.
C- Âlem ve Sayısı
D- Deniz Hakkında
E- Rüzgar Hakkında
F- Arş Hakkında
G- Dünya Neyin Üzerinde Duruyor?
Müfessirler bu konudaki
ayetin bilhassa ayetteki "kaya içindeki" tabirinin bunun ötesinde bir
manasına işaret etmemişlerdir.
H- Yer ve Göklerin Yaratılması
1- yer ve Göklerin Altı
Günde Yaratılması
"O (Allah), gökleri ve
yeri, aralarında olan şeyleri altı günde yaratan, sonra (emri) Arş üzerinde
hükümran olandır. Rahmandır. Bunu (O'nun sıfatlarından) haberdar olana
sor." (El-Furkan)
Hal böyleyken bir kısım
müfessirler yer ve gökleri ve bunların arasındaki eşyanın yaratılışı ile ilgili
olan ve değişik kanallardan gelen rivayetleri, eserlerine devretmişlerdir.
Tedkik edildiği zaman görüleceği gibi bunların büyük kısmı İslâmî rivayetler
değildir. Ehl-i kitab ismi verilen yahudi ve hıristiyanların menkulatından
ibarettir yani israiliyattır.
2- Arzın Tabakaları ve
Altında Üstünde Bulunanlar
3- Göklerin Bir Meleğin
Üstünde Dönmesi.
4- Şemaları ve Gökleri Bir
Lokmada Yutan Melek
I- Güneş, Ay ve Aya Vurulan Şamar Hakkında
Biz gece ile gündüzü
(kudretimize delalet eden) iki ayet kıldık da gece ayetini Silip (giderip)
yerine eşyayı gösterici gündüz ayetini getirdik (El-isra) gayetinde geçen
silmek ifadesiyle ilgili bir takım israiliyat kitaplarda yer almıştır. Şöyle
ki:
C. Hakk, Cebrail (as)'e
emretti: Cebrail Kanadını ay üzerinden geçirdi. Bunun tesiriyle ayın ışığı
söndü. Halbuki daha evvel nûr,(ziya ve ışık) bakımından ay da güneş gibi parlak
idi. Bugün ayın yüzeyinde görülen siyahlık bu nedenle olmuştur. Bu yorum peygamberimiz
(sav)'e isnad edelin bir hadiste de yer alır.
Hadisi bu tarzda rivayet
eden salebi'nin senedin de Nûh ibn Ebi Meryem vardır. Bu zat meşhur
yalancılardandır.
İ- Allah Atı Neden Yarattı?
Allah atı cenûb (güney)
rüzgarından yaratmıştır.
Bu beyanın gerçekte ve
islami esaslarla hiçbir ilgisi yoktur ve tipik bir israiliyat numunesidir.
J- Melekler Hakkında
Maalesef İslâmî kaynaklarda
-tefsir vs eserlerde bu konuda da bir çok aslı esası olmayan haber yer
almıştır. Bir meleğin bütün detaylarıyla kanatlarından, yüzlerinden,
dillerinden okuduğu tesbih ve duadan bahseden rivayetler bu cinstendir.
1- Dördüncü Kat Semada
Bulunan Melek
Dördüncü kat semada
bulunduğu bildirilen ve herşeyden büyük olduğu söylenen bu melekle ilgili
rivayet, "garib" dir ve bu rivayeti kabul etmek bir hayli zordur.
2- Beytü'l Makdisteki Melek
K- Yıldırım ve Gök Gürlemesi Hakkında
İKİNCİ
BÖLÜM
GEÇMİŞMİLLETLERE AİT
HABERLERDEKİ İSRAİLİYAT
A- YER YÜZÜNÜN
ADEMDENÖNCEKİ SAKİNLERİ
Bunlar hemen tamamiyle Ehl-i
Kitab ismi verilen yahudi ve hıristiyan çevrelerden duyulmuş ve aktarılmış
şeylerdir böyle şeyler olurda olmaz da efendimizin tavsiyesinde olduğu gibi biz
bunları ne tasdik ne de tekzib ederiz.
B- AD
KAVMİ HAKKINDA
C- BENÜ İSRAİL VE
FİR'AVN HANEDANI HAKKINDA
1- Hz. Musa'nın Aman etmesi
şartıyla Firavuna yaptığı vaatler:
Bu haberde Hz. Musa'nın
Firavuna yaptığı teklifler arasında ikisi bilhassa üzerinde durulmağa değer.
(Şarap tatma, içme kudreti iade edilmek: cinsi kudreti geri verilmek...) Bir
Allah elçisi kudreti, kuvveti içtimai mevkiyi ne olursa olsun bir kafire iman
mukabilinde şarap vaad etmez; ahlaki yönden bir düşkünlük ifade eden cinsi
münasebet kudretinin geri verilmesinden bahsedemez.
D-
ASHAB-I RESS
Kur'an-ı Kerim'in iki
yerinde Ashab-ı Ress'e atıf vardır. Peygamberleri yalanlanmış ve helak edilmiş
kavimler meyanında sadece Ashab-ı Ress'in ismi geçer.
"Er-Ressü"
örülmedik kuyu demektir. Azerbaycanda bir kuyudur.
Ashab-ı Ress'e bu isim
peygamberlerini kuyuya atıp gömdükleri örülmedik bir kuyu etrafında yurt
tuttukları için verilmiştir.
İbnü İshak'ın Muhammed ibn
Ka'b'dan naklettiği bir habere göre Hz. Peygamber şöyle demiştir.
"Kıyamet gününde
insanlardan ilk kez cennete girecek olan siyahi bir kuldur."
RİVAYETLERLE
İLGİLİ BAZI KONULAR
1- El-isrâ ayetinde bahis
konusu edilen birinci fesad zamanında israiloğulları Peygamberlerden kimi
öldürmüşlerdi.
a- Zekeriyya'yı b- Şa'ya'yı
öldürdüler
2- Zekeriyya (as)'ı
öldürmelerinin sebebi ne idi?
İsrailoğulları Hz. Meryemin
hamileliğini Zekeriyyadan bildiler ve Meryem ondan hamile kalmıştır dediler.
3- Zekeriyya (as)'ın oğlu
Yahya (as)'ı niçin öldürdüklerinde de iki görüş vardır.
a- İsrailoğullarından bir
hükümdar Şer'an kendisine helal olmayan bir kadınla elenmek istedi.
b- Bir gün hükümdarın
karısı, son derece güzel olan Yahya'yı gördü ve kadın Yahya'dan bir istekte
bulundu Yahyada bunu reddetti
4- Acaba Allah
azgınlıklarından sonra İsrail oğullarını te'dip için kimi gönderdi. Sâbur Zü'l
Ektaf'ı (İranlı hükümdar)
E-
HÂRUT VE MARUT
Kur'ân-ı Kerimin en uzun
süresi olan El-Bakara'nın 102. Ayetinde Babil ülkesine indirilmiş Harut ve
Marut isimli iki melekten bahsedilir. Bu ayette aynı zamanda peygamber Süleyman
(as)'a ve Sihre de atıf vardır. Son derece kısa sayılabilecek olan bu ayet
sebebiyle, tefsirlere onlarca sayfalık bilgi dercedilmiştir. Neticede
görüleceği gibi haberlerin hiçbirini, sahih yollarla Hz. Peygamber'e ulaşmıyor.
Ve hemen tamamıyla verilen bilgiler İsrailiyata müncer oluyor.
1- Ayetin Nüzul Sebebi
Yahudiler Hz. Süleymanın
gömülü olan ve için de her türlü sihir ve buna ait formüller bulunan kitabı
bulmuşlar ve Hz. Süleyman ancak bu sayede yaptığını yaptı diyerek sihri
yaymışlardır.
Hz. Peygamber Allah
tarafından kendisine indirilen vahiylerde Hz. Süleymandan bahsedip onun
peygamberlerden olduğunu söyleyince Medinedeki yahudiler buna karşı çıkarak
yukarıdaki kitabı göstererek onun sihirbaz olduğunu söylediler bunun üzerine
ayet nâzil oldu.
2- Olay Nerede Geçti?
C. Hak ayette bahsi geçen
iki meleğin Babil denen bir memlekete indirildiğini beyan ediyor.
3- Olay Kimin Zamanında Geçti?
Rivayetlere bakılacak olursa
olay İdris (as) zamanında geçmiştir ancak bunlar zandan ibarettir.
El-Bakara Suresi 102.
Ayetten başka Kur'an'da hakkında hiçbir açıklama bulunmayan ve sahih yollarla
Hz. Peygambere ulaşan bir hadiste mevcut olmayan Harut ve Marut meselesi,
kitaplarımızda bir hayli yer tutmuştur. Haberleri dirayet ve/veya dirayet
yönünden tetkik edenler ise oldukça azdır.
F-
ASHAB-I KEHF
Kur'an-ı Kerim'in 17. suresi
olan el-Kehf'de benzerlerine nisbetle tafsilatlı sayılabilecek bir kıssa vardır
bunun adı "Ashâb-ı Kehf" kıssasıdır ve sure ismini bu kıssadan
almıştır.
1- Ashab-ı Kehfin Macerası
Kuran-ı Kerimin
kıssalarından maksad bizlere ibret dersi vermektir. Kur'an'ın hedef aldığı
ibret derside kıssanın bünyesinde mevcuttur. Onun için ayrıca Hz. Peygamberden
bir açıklama gelmemiştir. Buna rağmen tefsirlere sahifeler dolusu malumat
dercedilmiştir. Şüphesiz bu konuya ait verilen bilgilerin içine pek çok
lüzumsuz şeyler ve israiliyat karışmıştır. Bunlar da şunlardır.
a- Raviler, Ashab-ı Kehf'in
nasıl bir araya geldiklerine ve şehirden nasıl çıkıp uzaklaştıklarına dair
birçok şeyler ortaya atmışlardır.
b- Ashab-ı Kehf'e ait
verilen uzun ve detaylı bilgiler için "muzdarip rivayetler" tabiride
kullanılmıştır.
2- Ashab-ı Kehf'in isimleri
Ashab-ı Kehf'i oluşturan
gençlerin isimleri 'cemidir. Herhangi bir şekil ve nokta ile zapt ve tespit
hayli müşkildir. Bu konuda ki isimler israiliyattır.
3- Köpeğin Adı, Rengi ve Cinsi
Kur'an'da ve hadislerde asla
geçmeyen bu konu da israiliyattır.
4- Mağaranın Yeri
Bu konudaki çalışmalar ve
rivayetlerle gerçeği bulmak imkansızdır. Abesle iştigaldir.
5- Ashab-ı Kehf'in Sayısı:
"Rabbin onların
sayısını en iyi bilendir" ayetine rağmen islam alimleri konuyu deşmekten
geri durmamışlardır.
6- Ashab-ı Kehf Hangi Dine Mensup İdiler
Ashab-ı Kehf'e ait soruyu
Kureyş müşrikleri medinedeki hahamlardan öğrenmişlerdir bu da onların Yahudi
kitaplarında geçtiğini ve hristiyanlıktan önce olduğunu gösterir.
G-
TÂLÛT VE CÂLÛT'A AİT HABERLER
Tâlût'la birlikte Sebât edip
düşman karşısına çıkanların sayısı ile ilgili kısa bir hadis hariç bu konudaki
rivayetlerin tamamı israiliyattır.
Rivayetlere birkaç örnek:
1- Tâlût'un Dâvûd'u
Öldüreceğini Kim İhbar Etti?
Bu kişinin
"Zü'l-Ayneyn" diye bir şahıs olduğu kaynaklarda geçer. Fakat bu
konudaki rivayetlerden birinde Dâvûd'un şarap içtiğinde bahsedilmiştir. Bugün
elde bulunan Tevrat'ta bir peygamberin içki kullandığı ve iki kızıyla zina edip
çocuklarının meydana geldiği kayıtlıdır. İşte bu gibi birçok tahrif ve iftirayı
içeren bilgileri İslâmî muhit ve kaynaklara aktırırken çok dikkatli
davranmalıdır.
2- Dâvûd'un Câlût'u Sapanla
Öldürmesi konusundaki rivayetler de tamamen israiliyattır.
H-
TÂBÛT VE SEKÎNE
Tâlût ile Câlût arasında
geçen savaş dolayısıyla Kur'an-ı Kerim'in bir ayetinde "Tâbût",
"Sekine" ve "Bakıyye" den bahsedilir. Tâlût'un
hükümdarlığını kabul etmeyenlere Tâbût bir alamet olarak gelmiştir. Ve
içlerinde rab'lerinden bir sekinet ve... bir bakıyye vardır. Tamamı 7-8
kelimelik bir cümle olan bu ayet içindeki 3 isim etrafında bir sürü rivayetler
ortaya atılmıştır. Lüzumsuz tafsilata girilmiştir. Bunların hemen tamamı Ehl-i
Kitab'dan nakledilmiştir.
Tâbût, sekine ve bakıyye ile
ilgili olan rivayetler ve tefsirlere geçmiş tafsilatları hakkında Kur'an-ı
Kerimde hiçbir bilgi yoktur. Bu konuda biz hadis olarak ta birşey ulaşmamıştır.
Bize bu konuda ulaşanların kaynağı israiliyattır.
I-
İREM HAKKINDA
Kur'an-ı Kerim yeri geldikçe
insanların ibret almaları için geçmiş kavimlerden ve bunların çarptırıldıkları
ilahi cezalardan da bahseder. Bazen çok kısa bir şekilde değinilen bu bilgiler
hakkında bir çok uydurma haberler uydurulmuştur. İrem hakkındaki durumda
bunlardandır.
İlgili ayetin meali
"Görmedin mi Rabbin nice yaptı Âd'e; (yani) o direk sahibi irem'e ki o,
şehirlerde bir benzeri yaratılmayandı" (el-Fecr 89/-8)
İ-
KARUN HAKKINDA
Karun ismi Kur'an'da 8 yerde
geçer (el-Kassas 28/76/62, el-Ankebut 29/39, Gâfir 40/24) Son iki ayette Karun
Haman ile birlikte, Fir'avn'nın israiloğullarına zulmeden müşrik bir nazırı
olarak anlatılır. Hz. Musaya karşı mütekeb bigane davranır ve onun sihirbaz
olduğunu söyler el-Kassas'da ise Karun Hz. Musa'nın kavmine kibirle muamele
eder ve buna sebep de edindiği muazzam servettir.
Karun ve onun malı, mülkü
ile ilgili olarak tefsirlere giren malumat ve tafsilata ait Kur'an'da ve
hadislerde en ufak bir bilgiye rastlanılmaz bunlar tamamıyla israili haber ve
rivayetlerdir.
K-
ASHAB-I UHDUD
Kur'an-ı Kerimin bir
ayetinde (el-Büruc 85/4) Ashab-ı uhdud'dan bahsedilir. Bunlar bizce tarihin
meçhul bir devrinde yaşamış ve inanmışlara işkence etmiş bir kavimdir. Sonra da
Allah, bu zalimlere cezalarını vermiştir.
Ashab-ı Uhdudun kimler
oldukları, hangi devirde yaşadıkları, sayıları, hangi dine mensup oldukları
hakkında ondan fazla rivayet vardır. Fakat bu konudan sayfalar dolusu
söylenenlerin doğruluğunu ispatlayıcı elimizde her hangi bir delil yoktur.
L-
BEL'AM HAKKINDA
Aslında Arapçadan başka bir
lisana ait olan bu isim, arapçada Bel'am ibn Bâ'ûra (Bâ'ur) şekline girmiştir.
Bu ismin etrafında meydana gelen hikayelerin bütün detaylarıyla müfessirlerin
kitaplarına girmesinin medeni el-A'raf 7/175 de geçmesidir.
Bu adam önce ilgili ayetin
ruhuna uygun olarak Salih bir zat sonrada sapıtmış, azıtmış ve kendisine
bahşedilen nimetlere nankörce davranan biri olarak tasvir edilmiştir. Fakat
ayette dile getirilen kişinin Bel'am olduğu yolundaki rivayeti ve anlatılan
kıssayı doğrulayacak elimizde hiçbir eser yoktur. Keza Bel'am'ın ayetin nüzuluna
sebep teşkil etmesi de doğru değildir.
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
PEYGAMBERLERLE
İLGİLİ HABERLERDEKİ İSRAİLİYAT
HZ. ADEM (AS)
A- Hz. Adem'in Yaratılışı
Hz. Adem (as) ilk insan ve
ilk peygamberdir Kur'an'ın bir çok ayetlerinde ve bir çok hadiste Hz. Ademin
çeşitli durumlarından bahsedilir. Yaratılışı, cennete girişi, cennetten
indirilişi, tevbesi, iblis ile arasında geçenler, zevcesi vs gibi Kuran-ı
Kerim'in öz olarak anlatıp dile getirdiği ve sadece ibret gayesine matuf olan
bu konulara pek çok yabancı kaynaklı haberler karışmıştır.
Hz. Ademin yaratılışı ile
ilgili ayetlerde herhangi bir tafsilat yoktur bu konuda belli bir hadiste
yoktur. O halde bu konuda tek kaynak tevrat ve şerhleri ve israiliyat kaynağı
belli şahıslardır ki bunların verdiği bilgilerin sağlığı bellidir.
B- Hz. Adem'e Secde Etmekten Kaçınan Meleklerin Yakılması
K. Kerim'in bazı
surelerinde, Hz. Adem yaratıldığı zaman meleklerin ona secde etmelerine dair C.
Hakk'tan emir almalarından bahsedilir. Böyle bir emir karşısında meleklerin
derhal secde etmelerinden başka ne düşünülebilir.
Bu haber şüphesiz İslâm'ın
melek telakkisine, akla ve an'aneye aykırıdır; kabulü mümkün değildir. Allah
bir çok ayetlerde meleklerin emir alır-almaz derhal secde ettiklerini
bildirmiştir. Bu haber ayetlerle açık bir tezat halindedir.
C- Havva'nın Yaratılması
Havva Hz. Ademin eşinin
adıdır. Allah K. Kerim de Havva'nın sadece Adem'den yaratılmış olduğunu
bildirir ve bunun ötesinde herhangi bir tafsilat vermez. Buna rağmen İslami
eserlerde konu ile ilgili bir sürü tafsilat vardır ve bunların çoğu
israiliyattır.
D- İblisin Cennete Girmesi
Kur'an'da, Cennet'de oturan
ve orada diledikleri gibi gezip tozan Adem'le eşinin şeytan tarafından iğva
edildiği ve nimet dolu bu güzel yurttan çıkarıldığı anlatılır.
E- Memnu' Ağaç
Memnu Ağacın Cinsi: Allah
cennette bulanan Hz. Adem ve eşine "Şu ağaca yaklaşmayın" emri verdi
(el-Bakara 2/35)
K. Kerimde ve Sahih
hadislerde bu ağacın ne olduğu adı, cinsi, rengi vs hakkında herhangi bir beyan
ve açıklama yoktur.
1- Hz. Adem'e memnu Ağaçtan
kim yedirdi? Bu konudaki rivayetlerin çoğu Havvanın yedirdiği konusunda
birleşir fakat rivayetlerin menşei gayr-i İslâmidir.
2- Hz. Adem ve Eşinin
Elbiseleri: Muhtelif eserlerde cennette giydikleri elbiseler konusunda
rivayetler vardır. Fakat bunu ispatı imkan yoktur.
3- Adem'le Eşi Açılan
Yerlerini Ne ile Örttüler? Bu konuda çeşitli rivayetler vardır. Fakat bunları
kanıtlamak imkansızdır.
F-
ADEM, HAVVA, YILAN VE İBLİS'İN YERYÜZÜNE İNDİRİLMELERİ
1- Adem (as)'in indirildiği yer:
Allah Hz. Adem'i gökten yere
indirdi onu Hind toprağına, Hind toprağında da Dehnâ ya da Bûz dağına veya
Serendib adasına veya Serendib yakınındaki Nud'a indirildiği söylenir.
2- Havva'nın indirildiği yer:
Havva Cidde'ye indirildi.
3- Yılanın indirildiği yer:
Yılan da ısfahana indirildi.
4- İblisin indirildiği yer ise Meysandır.
G-
HAVVAYLA YILANA VERİLEN CEZA
Tefsirlerde, Hz. Havva'ya ve
Yılana verilen ceza hakkında epeyce malumat vardır. Ancak bunlar tümüyle
hıristiyan ve yahudilerden nakledilmiştir.
H-
HZ. ADEM'İN TEVBESİ
Hz. Adem yaptıklarına son
derece pişman oldu. Afv, için Allah'a yalvarıp yakardı. Bu konuyu dile getiren
ayet şu me'aldedir "Derken Adem Rabbinden bir takım kelimeler telakki
etti. O da tevbesini kabul etti (el-Bakara 2/37). Ademin tevbe ettiği zaman
Allah'tan alıp bellediği kelimeler şunlardır tarzında yüzde yüz katiyet ifade
eden deliller yoktur.
1-
ADEM'İN İKİ OĞLU HABİL VE KABİL'İN KISSASI
Kur'an'ın kısaca temas
ettiği bu kıssa hakkında, pek çoğu Ehl-i Kitab çevrelerinden derlenmiş uzun
rivayetler oraya çıkmıştır. Bu uzun rivayetleri tasdik için elimizde ne ayet
vardır. Ne de sahih hadis
İDRİS
(AS)
İdris ismi Kur'anda iki kere
geçer. Hemen bütün tefsir, tarih ve enbiya kıssalarından bahseden eserler İdris
(as)'i ulum ve fünuna vakıf olarak gösterirler ilk defa kalem kullanan elbise
dikip giyen odur; rivayete göre ondan evvel insanlar hayvan derileri giymekle
iktifa ediyorlardı. Terzilerin hamisi ve piri İdris (as) dır. Tıp ve Astronomi
sahasında da maharetlerinden bahsedilir. Allah yolunda cihada girişen ilk kişide
odur.
NUH
(AS)
Nuh (as) Kur'an ve
hadislerde mühim yer işgal eder. Kur'an'da 43 kez geçer. Tufan hadisesi
sebebiyle insanlığın 2. babası kabul edilir.
Nuh (as)'un ismi etrafında
pek çok esatir meydana gelmiş ve bunlar islami eserlere de sızmıştır. Nuh (as)
hakkında bize Kur'anın ayetleri ve bu konudaki sahih hadisler kafidir.
Nuh'la ilgili o kadar çok
şey vardır ki bunların hemen tamamı Tevrata dayanır.
İBRAHİM
(AS)
Hz. İbrahim'in K. Kerim'de
isminden ve isminden ve muhtelif kıssalarından çokça bahsedilir. İslami
eserlerde önemli yer tutar K: Kerimin uzunca bir suresinin ismini almıştır: K.
Kerimde ismi 68 kez geçer. Ayrıca hadislerde de muhtelif vesilelerle yüzlerce
yerde Hz. İbrahimden ve onun sünnetlerinden detaylarıyla bahsedilir. Hz.
İbrahimin dini hanif olarak belirtilir. Hz. Peygamber (sav)'in bu dine uyması
emredilir. (Nahl 16/123) ayrıca Hz. İbrahimin ismine sıkça tefsir, tarih,
edebiyat ve Enbiya kıssalarında da rastlanır.
Bunlardan da anlaşılacağı
üzere Hz. İbrahimin ismi etrafında ciltler dolusu bilgiyi ihtiva eden pek çok
rivayetler meydana gelmiştir bu rivayetlerden cüz-i bir miktarı İslami olmaktan
uzaktır.
DÖRDÜNCÜ
BÖLÜM
AHİRET
VE DİĞER MÜTEFERRİK KONULARA AİT HABERLERDEKİ İSRAİLİYYAT
A- AHİRETE MÜTEALLİK
HABERLERDEKİ İSRAİLİYAT
1- Duhan Hakkında
Türkçemize duman manasına
gelen bu kelime Kur'an'da iki yerde geçer. Hadis olarak ise şöyle geçmiştir.
Huzeyfe (ra) yâ Rasulullah o duhan nedir diye sordu. Hz. Peygamberde Duhan
suresinin 10 ayetini okudu ve: "(Bu duman) doğu ile batı arasını dolduracak
40 gün 40 gece duracak; mü'min nezleye tutulmuş gibi olacak; kafir sarhoş gibi
olacak kafirin burnu, kulakları ve aşağısından çıkacak" buyurdu.
Muhtelif tefsir kitaplarında
yer alan bu hadis uydurulmuştur. Ve Peygamberimize atfedilmiştir.
2- İyi ve Kötü Amelin Ahirette Sahibini Karşılaması
Mü'min kabrinden çıktığı
zaman amelinin kendisini en güzel koku ve en güzel biçimde karşılayacağı
kafirininkinin ise bunun tam tersi olacağı sözü sahih değildir.
3- Rahmet Kapısı
"O gün erkek ve kadın
münafıklar iman etmiş olanlara 'bizi bekleyin. Nurunuzdan bir parça ışık alalım
diyeceklerdir. 8O gün onlara istihza suretiyle) "dönün arkanıza da bir nûr
arayın" denilecek. Nihayet onlar (la iman etmişler)'ın arasına kapılı bir
duvar çekilecektir. Onun içinde rahmet dış yanında da azap vardır.
Bu ayette açıkça kıyamet
gününün bir sahnesi canlandırılmaktadır. Ayette bahis konusu edilen Kap ve Sur
ifadelerinin dünya hiçbir ilgisi yoktur.
4- Kıyamet Gününde Allah'ın İnmesi
Bu haber Abdullah b. Amr'ın
Yermuk'de elde ettiği Ehl-i Kitaba ait eserlerden naklettiği tipik bir
israiliyattır.
İSRAİLİYATIN
ZARARLARI VE SONUÇ
Hz. Peygamberin çok açık
yasağına rağmen, bazı müfessirler Ehl-i Kitapta buldukları şeyleri,
sıhhatlerini kontrol etmeden eserlerine almışlardır. Ehl-i kitabı izlemede
belirlenecek yol bellidir İslâmî esaslarla çatışan şeyleri reddetmek
doğruluğunu ya da yanlışlığını bilmediklerimizi de ne tasdik ne de tekzip
etmektir.
Herhangi bir eserde İslâmî
yönde küçük veya büyük hataların bulunması bazı insanlar, hiç de uygun olmayan
bir kanaate sevk ediyor, o da bu eserlerin tamamen terkedilmesidir oysaki bu
eserlerin yi yönlerinden istifade edilip eksikleri tesbit edilerek edep ve
terbiye dairesinde ilme akla ve kaynaklara istinaden hataları gösterilebilir ki
bu da çok yararlı bir yol olur.
İslâm son ekmel dindir,
Kur'an ve hadislerde mevcut şeyler müslümanlara bilgi olarak kafidir dini Yönde
Ehl-i Kitaba asla ihtiyaç yoktur. Gerek İslâm'a zıt ve gerekse meskutun anh
olan İsrailiyyata müslümanlar asla muhtaç değildir. Müslümanları bu İsrailiyyat
belasından kurtarmak için ise İsrailiyyatın ne olduğunu anlatmak ve nelerin
İsrailiyyat olduğunu göstermek gerekir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder