VAKTİ EN İYİ DEĞERLENDİRME ESASLARI
(İSLAMDA ZAMAN TANZİMİ)
İbrahim CANAN
Genel Değerlendirme:
Kitap,
İslamiyette ve Peygamberimiz (sav)’in sünnetinde insan hayatının nasıl
planlanması gerektiğini anlatıyor. Meşgale tanzimi, tatil geçirme, haftayı ve
günü planlama, eğlenme ve dinlenme konularını ele almıştır. Ayrıca İslam
alimlerinin hayatlarından örnekler sunulmuştur.
“İki şey vardır, insanların çoğu onun değerini
bilmezler: Sıhhat ve boş vakit”(Hadis-i Şerif)
Hayata
atılan bir kimsenin başarılı olmasında onun “zaman”anlayışının büyük önemi
vardır. Zaman konusunda araştırma yapan sosyologlar ileri ve geri memleketler
arasında zaman kavramının farklı telakki edildiği müşahede edilmiştir. Onlara
göre ileri memleketlerde işlerin, önceden, zamana göre tanzimi ve her işin, ona
tahsis edilen zaman dilimi içinde yapılması şarttır. Takvime göre hareket,
hayatın disipline edilmesi, insan ömrünün azami şekilde verimli kılınması
demektir.
KUR'AN'DA
ZAMAN
Kuran-ı
Kerim üzerinde dikkatleri canlı tutmak için zamanı hatırlatan tabirleri sıkça
kullanır. Her çeşit farz, vacip ve nafile namazlar zaman tanzimine de yönelik
gayeler taşımaktadır. Bu açıdan, din, amirlerin büyük çoğunluğuyla, insana
zamanı azami ölçüde değerlendirmeyi öğretmektedir. Hatta asıl gaye budur denilebilir.
Kur'an'ın Zamanı İfade
Şekli:
“Zaman”
lugat açısından “uzun veya kısa vakit” anlamına gelir. Kur'an, zaman yerine
daha çok vakit kelimesini tercih eder ve kullanır. Bu kelime lugat yönüyle “bir
iş için belirlenen zamanın nihayeti”demektir. Kur'an-ı Kerim'de zamanla alakalı
gün, hafta, yıl, asır, vakit, saat kelimeleri bir ferd için hangisi daha önemli
ise önem miktarı kadar tekrar edilmiştir. Ferd için en ehemmiyetli gün
olduğundan Kur'an'da en çok zikredilen “Yevm” yani “Gün” kelimesidir ki 475
defa zikredilmektedir. Kur'an-ı Kerim ilk sayfalarından itibaren, en son
sayfalarına kadar, hiç fasıla vermeden, okuyucusuna zaman mefhumunu
hatırlatmaktadır.
Arapçada
“Leyl”(Gece) kelimesi güneşin batması ile, sabahleyin fecr-i sadık denilen
ikinci fecrin doğuşuna geçen zamanı ifade eder. Geri kalan müddette de nehar
(gündüz) denir. Kur 'an-ı Kerim'de gündüz (nehar) 57, gece (leyl) 92 kere
zikredilir. Gece müddeti, yıllık olarak ele alınınca günün tam yarısı eder. Bu
nedenle azami ölçüde değerlendirilmelidir.
Farz
namazların mühim gayelerinden biri, Müslüman kimseye, günlük zamanı taksim ve
programlama alışkanlığı kazandırmaktadır. Kıyamu'l leyl (gece kalkışı)'e
Kur'an-ı Kerim önem vermektedir. Büyük İslam medeniyetlerinin parlama
dönemlerini hazırlayanların hayatında gece kalkışı önemli yer tutar. Kıyamu'l
leyl Peygamber Efendimiz'e (SAV) farzdı fakat ümmetine nafiledir. Bu sünnet
Kur'an-ı Kerim'in emridir. “Rabbin adını sabah-akşam an (zikret). Geceleyin
O'na secde et. O'nu geceleri uzun uzun tesbih et.” (İnsan 26). “Geceleyin secde
ederek ve ayakta durarak boyun büken, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetinden
dileyen kimse inkar eden kimse gibi olur mu?” (Zümer 9). Fakat daha sonra (8
ayda 10 yıl arasında değişen bir müddet sonra geldiği belirtilir). Kur'an-ı
Kerim'de gece kalkışıyla alakalı hafifletmeler ifade edilmiştir. Hastalar,
cihada çıkanlar gibi mazeretliler muaf tutulmuştur. Gece kalkılacak müddet enaz
gecenin dörtte biri, en fazla dörtte üçü olarak belirtilmiştir. Bu farklılık
gecenin uzunluğundan dolayıdır. Kıyamu'l leyl öncelikle ibadet yani namaz ve
tilavet-i Kur'an içindir. İlimle de meşgul olunabilir. Kıyamu'l leyli Kur'an-ı
Kerim'de gece kelimesinin gündüz kelimesinden çok zikredilmesi ve bu emrin
Pegamber Efendimize (SAV)'e peygamberliğinin ilk yıllarında verilmesi önemli
kılmaktadır.
ZAMANLA
İLGİLİ TELAKKİ VE TEDBİRLER
Vicdani
tedbirleri almaya telakki diyoruz. İnsanın yaşadığının şuuruna erebilmesi için,
ömrünün her gününü aynı tarzda geçirmemelidir. Bazı aylar, bazı saatler
diğerlerine nazaran farklı olmalıdır. Dinimizdeki mübarek aylar ve günlerle bu
sağlanmaktadır. Bu farklı değerdeki aylar, günler sayesinde insanda hasıl
olabilecek monotonluk kırılmaktadır. Ahirete inanan, her gününden, her
saatinden hesap vermenin endişesini vicdanının derinliklerinde duyan bir kimse
için zaman değerlendirmede mühim bir telakki, ömrünü içinde bulunduğu gün bilmesidir.
Birçok fenalıkların kaynağı tül-i emel denilen uzun yaşama vehmi kabul
edilmiştir.
İslam
dini günlük zamanı üç ana maksada uygun olarak programa bağlamamızı emreder;
1-
İbadet
2-
Rızkın Kazanılması
3-
Hayatımızı murakabe ve tefekkür
PEYGAMBERİMİZİN
HAYATINDA ZAMAN TANZİMİ
Peygamber
Efendimiz (SAV) günlere göre haftalık, vakitlere göre günlük programlara tabi
kılmıştır. Peygamber Efendimiz haftalık belli günlerde aynı işleri yapmaktadır.
Günlük ise muvakkat işler ki bunlar önceden programlanmaksızın zuhur eden
işlerdir. Bir heyetin kabulü, bir yabancının müracaatı , bir ihtiyacın zuhuru
gibi. Bunlar imkan nisbetinde tanzime çalışılmıştır. Mutad işlerse aynı
günlerde aynı vakitlerde yapılmaktadır. Her işe belli müddet vardır. O iş
hergün aynı müddet içinde tamamlanmaktadır.
İSLAMDA
TATİL VE İSTİRAHAT
Tatil
kelimesi boş vakit anlamında kullanılacaktır. İslam tamamen boş geçirilecek bir
vakit tanımaz. Kur'an-ı Kerim'de bize meşguliyetin değiştirilmesi suretiyle
dinlenme elde edileceğine işaret edilmektedir. Buna bir nevi “çalışarak
dinlenme” diyebiliriz. Müslümanlar, Yahudiler Hrıstiyanlar gibi tamamen “işsiz”
geçirilecek bir haftalık tatil anlayışından uzak olmalıdır. Eğlencede şehvet
duyma ve fitne çıkarma ihtimali halinde, nazarın haram olduğunda ittifak
vardır.
“İslam
boş zaman kabul etmez.” derken istirahatı reddeder manası çıkarılmamalıdır.
Kur'an-ı Kerim'de en iyi dinlenmenin kişinin kendi evinde uyku ile olacağı
beyan edilmiştir.
“Size
geceyi örtü, uykuyu dinlenme (vasıtası), gündüzü de çalışma zamanı yapan
Allah'tır.” (Furkan 25).
“Allah
sizin için meskenlerinizi huzur ve sükun yeri kıldı.” (Nahl 16).
Yasak
oyun ve eğlenceler; kumar oyunları, hayvanlarla oynamak, içkili, çalgılı,
kadınlı eğlencelerdir. Bazı oyunların faydalılık yani cihada hazırlık yönü
galebe çalar. Bu yüzden HzPeygamber (SAV) onları ısrarla teşvik etmiştir. Bu
gruba yüzme, atma, binme, koşma ve güreş girer.
Meşru
eğlence fırsatları ise çeşitli merasimler, ziyafetler (sünnet, doğum, seferden
dönüş, yeni meskene girme, musibetten kurtulma) ve düğünlerdir.
İSLAM
ALİMLERİNDE ZAMAN ENDİŞESİ
İslam
alimlerinin zaman konusundaki müşterek telakkileri şöyledir: “Geçmiş zaman
elden çıkmıştır, gelecek ise henüz gaybdadır, öyleyse mevcut olan senin içinde
bulunduğun şu andır.” İslam alimleri yemek zaman, insanlarla münasebet, her an
meşguliyet, son nefese kadar gayret ilişkisine vermiştir. Yemek-zaman
ilişkisini minimum azaltmak için, ufalayıp tirit şeklinde ekmek yemekle, normal
ekmek yemek arasındaki farkı bile hesaplamışlardır. Davut et-Tai bu zamanda 50
ayet okunacak kadar fark olduğunu tespit etmiştir. İmam Ebu Yusuf ise son
nefesine kadar ilmi meşguliyette bulunmuştur.
SONUÇ:
Herşey
imanda düğümlenmektedir. Bu sebeple, dinimiz kuru iman ve tatbikatı olmayan
ilme itibar etmemiştir. Tatbikatı olmayan ilme “faydasız ilim” demiştir.
Gençliğin daha sağlıklı, daha verimli kılınması için zamanla ilgili bazı
prensipler şunlardır.
1-
Gençliğe zaman şuuru verilmelidir.
2-
Yıllık, aylık, haftalık, günlük planlar yapma, bu planlara uyma.
3-
Gecenin değerlendirilmesi ayrı bir mesele olarak ele alınmalı, uyku miktarı
iyice öğretilmelidir.
4-
Devlet, yaş safhalarına göre kazandırılması gereken telakki ve alışkanlıkları
tesbit etmelidir.
5-
Devlet ve ebeveyn gençlik devresi üzerinde dikkatle durmalı, problemleri tesbit
edip ısrarla üzerine gitmelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder